17 Eylül 2013 Salı

Günlük Dualar

İnternette ezberlenesi günlük duaları arayınca ancak latin harfleriyle okunuşunu bulabiliyordum. Arapça yazılışları ancak bazı kitaplarda geçiyordu. İsmail Çetin hocanın (r.a.) Tebliğ ve Sevgi Bağı eserlerinde geçen duaların bazılarını İsa Sarı'nın Osmanlıca Klavyesi ile bilgisayara aktardım. Farklı ortamlarda, cihazlarda görüntüleme problemi olmasın diye de Arabic Text to Image Converter uygulamasıyla resme çevirdim. Aşağıdaki duaları arapça kısımları hem metin hem resim olarak docx, html ve mobi formatlarında şu linkten indirebilirsiniz.


Her tebliğde, talimde, ders okumakta, okutmakta:

اَعُوذُ بِالَّلهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

رَبِّ اشْرَحْ لٖى صَدْرٖى وَيَسِّرْ لٖۤى اَمْرٖى وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانٖى يَفْقَهُوا قَوْلٖى

يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ اَسْتَغِيثُ يَا مُغِيثُ

“Kovulan şeytanların telkinlerinden, her sesi işiten, her cismi gören Allah’a sığınırım.”

“Ey Rabb’im! Göğsüme genişlik ver. İşimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz, tâ ki sözümü iyiden iyiye anlasınlar.”

“Ey Zâtı’yla diri, hayat sahibi ve ey tedbir ve takdîriyle bizzat mahlukunu idare eden Ulu Allah, -kekemelikten ve menfi telkinden kurtulmam için- rahmetini imdadıma göndermeni dilerim, kulunun kurtuluşuna imdadları gönderen ey Muğîs.”



Uyanınca:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَ إِلَيْهِ النُّشُورُ

“Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah Teâlâ’ya hamdolsun. Zaten dönüşümüz de O’nadır.”



Helâya girmeden evvel:

اَلَّلهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُبْثِ وَ الْخَبَائِثِ

“Allahım, erkek ve dişi olan şeytan (cin ve mikroplar)dan Sana sığınırım.”



Helâdan çıkarken:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى أَذَاقَنِى لَذَّتَهُ وَ أَبْقَى فِىَّ قُوَّتَهُ وَدَفَعَ عَنِّى أَذَاهُ

“Lezzetini bana tattıran, güç yetmeyi ve kuvveti bende bırakan, ezâyı da benden defeden Allah Teâlâ’ya güzel övgüler olsun.”



Evinde abdest alınca:

الَّلهُمَّ اغْفِرْ لِى ذَنْبِى وَوَسِّعْ لِى فِى دَارِى وبَارِكْ لِى فِى رِزْقِى

“Allahım, günahlarımı ört, evimi genişlet, rızkıma bolluk ve bereket ver.”



Yeni elbiselerini giyerken:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى كَسَانِى هٰذَا الثَّوْبَ وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّى وَلَا قُوَّةٍ

“Güç kuvvet ve takatim olmaksızın bu elbiseyi sadece nimet olarak bana giydiren Allah Azze ve Celle’ye hamdolsun.”



Yemeğe başlarken:

اللّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِيمَا رَزَقْتَنَا، وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ، بِسْمِ اللّٰهِ

“Allahım, bana rızık olarak verdiğin şeyler(yemek ve içmekler)de bereketler ve şifalı kıl, ateşin azabından koru. Allah’ın adıyla.”



Yemekten sonra:

اَلُحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى اَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَجَعَلَنَا مُسْلِمِينَ

“Ezelden ebede kadar bütün güzel övgüler Allah Teâlâ’ya mahsustur. O öyle Allah’tır ki, bizi yedirdi, içirdi, ve Müslüman kıldı.”



Evinden çıkarken:

بِسْمِ اللّٰهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى الّٰهِ، لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلّا بِاللّٰهِ

“Allah’ın adıyla. Allah’a dayandım. Güç, hareket ve kuvvet ancak Allah Teâlâ’nın inayetiyledir. Başka değil.”



Evden câmiye gitmek üzere çıkarken:

اَلَّلهُمَّ اجْعَلْ فِى قَلْبِى نُورًا، وَفِى بَصَرِى نُورًا، وَفِى سَمْعِى نُورًا، وَعَنْ يَمِينِى نُورًا، وَعَنْ يَسَارِى نُورًا، وَفَوْقِى نُورًا، وَتَحْتِى نُورًا، وَأَمَامِى نُورًا وَخَلْفِى نُورًا، وَاجْعَلْ لِى نُورًا

“Allahım, kalbimde nur yarat. Gözümde, kulağımda nur yarat. Sağımdan solumdan nur yarat. Üstüme nur, altıma nur, önüme nur, arkama nur ver. Ve bana nur yarat.”



Ezandan sonra:

اَللَّهمَّ رَبَّ هٰذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ وَالصَّلَاةِ الْقَائِمَةِ آتِ مُحَمّدًا الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ، وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذِى وَعَدْتَهُ

“Allahım, şu tam ve mükemmel davetin ve kat’î sûrette ikâme olan namazın sahibisin. Ey Rabbim, cennette olan vesileyi, fazîleyi Hazreti Muhammed’e ver. Peygamberimiz’e vaat etmiş olduğun Makâm-ı Mahmûd’a O’nu gönder.”



İş mahalline girip işe başlarken:

بِسْمِ اللّٰهِ الَّذِى لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَىْءٌ فِى الْأرْضِ وَلَا فِى السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

“Allah Teâlâ’nın adıyla (işime başlarım, çünkü) O’nun isminin anılması anında, yerde ve gökte olan hiçbir şey zarar vermez. Her hal ve kârda Allah işitici ve görücüdür.”

اَللّهُمَّ إِنِّى أعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ، وَأعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ، وَأعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ، وَأعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَ قَهْرِ الرِّجَالِ

“Allahım, keder ve üzüntüden Sana sığınırım. Acizlik ve tembellikten Sana sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten Sana sığınırım. Adamların bana galebe çalmasından ve borcun ağırlığından Sana sığınırım.”


Binerken:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى سَخَّرَ لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ

“Bunu (bineği) bize râm ve itaatkar kılan Allah Teâlâ’ya hamdolsun. Halbuki biz bunlara güç yetiremezdik. Muhakkak biz topumuz Rabbimiz’e dönüp gidiciyiz.”



Gece sohbetlerinden sonra ve her meclisin hitamında:

سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

“Allah’ım Sana hamdederek Seni tenzih ederim. Senden başka bir ilah (mâbud ve maksud) yoktur diye şehadet ederim. Günahlarımı örtmeni Senden dilerim. Tevbe ile Sana dönüyorum.”

سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

“İzzet ve galebe sahibi olan Rabbim’i onların (müşriklerin) isnad etmekte oldukları vasıflardan tenzih ederim. Rabbim Yücedir. Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun. Ve âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ’ya güzel övgüler olsun.”



Yatarken:

بِاسْمِكَ ربِّى وَضَعْتُ جَنْبِى وَبِكَ أَرْفَعُهُ، إِنْ أَمْسَكْتَ نَفْسِى فَاغْفِرْ لَهَا، وَإِنْ أَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا بمَا تَحْفَظُ بِهِ عِبَادَكَ الصَّالِحِينَ

“Allah’ım isminle yanlarımı yere koydum ve isminle kaldıracağım. Eğer canımı alsan, günahlarımı ört. Eğer canımı gönderip salıversen, salih kullarını koruduğun şeyle onu da koru.”



* * *

Hiç yorum yok: