Bir bebek tam da ihtiyacı olan birkaç hayati şeyi bilerek dünyaya geliyor. Ama daha sonra bilmediği bir dünyayı tanımaya ve öğrenmeye çalışıyor. Bu aşamaların insan hayatının en önemli dönemlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Gözünüzü kapatıp açtığınızda bir anda Çin'de olduğunuzu düşünün. Herkes Çince konuşuyor fakat siz kelimeleri bile seçemiyorsunuz ve nereden başlayacağınızı bile bilmiyorsunuz. Bununla beraber dünyada olduğunuzu bildiğiniz için güveniniz yerinde. İnsanların arasında olduğunuzu, ortak bir şeyler paylaştığınızı, herkesin bir şeylerle meşgul olduğunu görüyor ve anlıyorsunuz. Şimdi sözünü ettiğimiz bebeğin durumunu düşünün. Hiçbir görüntü veya sesin anlamını bilmediği bir dünyaya doğuyor.
Black (2005) filmi kendisinden bir şeyler öğrenilebilecek filmlerden biri. Filmde görmeyen ve duymayan ve kaos içinde yaşayan bir kız işaretlerin farkına varıyor ve her işaretin bir anlamı olduğunu öğreniyor. Daha sonra bu çocuk öğrenmeye aç bir şekilde dünyayı tanımaya çalışıyor. Sonra film garip bir tat bırakarak bitiyor. Tam bu noktada üstadımın da hikâyeler anlattığından ama böyle ortada bırakmayıp bunları Kur'an dersi vermek için bir basamak yaptığından bahsetmeden geçemeyeceğim. Üstad "Bir zaman iki adam, bir havuzda yıkandılar." diye başlıyor anlatmaya. Bu dünyadaki her bir işaretin anlamı olduğunu ve bu işaretlerin sahibini tanımanın yolunu öğretiyor. Hikâyedeki iki adamdan biri şöyle diyor:
"Dillerini bilmediğimiz ve onlar bizi dinlemedikleri şu âciz mahluklardan ne bekleyebiliriz? Hem koca bir âlemi bir memleket suretinde, bir şehir tarzında, bir saray şeklinde yapan ve baştan başa hârika şeylerle dolduran ve müzeyyenatın enva'ıyla tezyin eden ve ibretnüma mu'cizatlarla donatan bir zât, elbette bizden ve buraya gelenlerden bir istediği vardır. Onu tanımalıyız. Hem ne istediğini bilmekliğimiz lâzımdır."Dünyayı anlamlandırmaya başlayan bebekte çok güçlü bir merak duygusu ortaya çıkıyor. Hatta garip bir nesneyi kısa bir süre gösterip gizleseniz hemen onun peşine düşüp onun ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Konuşma yaşına geldiğinde bir sürü sorular sormaya başlıyor. Ancak bu merak hayatı boyunca devam etmiyor. Her şeyin cevabını alamayacağını öğrenmeye başladıkça bu duygu zayıflıyor.
Bilim eğitiminde en çok tartışılan konulardan biri bilim eğitimde merakın önemli bir yer tuttuğudur. Okullardaki mevcut eğitimin bu duyguyu araştırma ve deney yapma imkânını ortadan kaldırarak körelttiği söylenir. Çocuklar hayattan ve doğayla temastan uzaklaştırılıp bir kafesin içine konmuştur. Sokağın ölümünden sonra ev ile kreş veya okul arasına sıkışan çocuğun merak duygusunu işletebilmesi veya öğrenmeye aç olan çocuğu oyalaması için çözümler aranmaktadır.
Sokağa çıkma imkanı olmayan çocuklara bir kapı açabilecek bir sürü aktivite bulunabilir. Çocuğun istidadına göre, ne öğrenmesini istediğimize göre, yaşına göre aktiviteler belirlenip bu konuda kitaplar yazılabilir. Masal ve mani kültürünün zayıfladığı bir devirde bu konuda büyük bir eksiklik hissedilmektedir. Çocukları televizyon ve bilgisayar başına terk etme kolaylığından vazgeçirecek ve çocukların hayal dünyalarını sulayacak ve onları eğitecek ve bir yol çizecek kaliteli çocuk edebiyatı ürünlerine ihtiyaç vardır.
Geçenlerde bir sahaftan aldığım çocuk kitaplarını inceledim. Bir kısmı çocuklara göre olmaktan öte çocukçaydı. Çok ciddiye alınmadan grafiklerine, imlasına ve edebi üslubuna önem verilmeden basılmışlardı. Çocuğun uzun yıllar aklında taşıyacağı bir hikaye, bir karakter, bir grafik içermekten uzaktı. Bu kitapların arasında çocukluğumda okuduğum bir masal kitabı da buldum. Kitabın kapağını görünce hemen hatırladım. İşte çocuk için bir kitap buydu. Sadettin Kaplan'ın diğer kitapları da çocukların kendisiyle özdeşleştirebileceği tarih kokan karakterler içeriyordu.
Çatlayan Çınar |
İki masal örneğinden sonra yetişkinlerin de bir şeyler öğreneceği ve okumaktan keyif alacağı bir çocukluk anısı kitabından da bahsedeyim. Muallim Naci, Ömer'in Çocukluğu eserinde kendi çocukluğunu anlatıyor. İçten, samimi, duygu yüklü, hayat dolu hikayeler var içinde. Sokağın sokak, gecenin gece olduğu devirlerde geçiyor.
Ömerin Çocukluğu |
Bazı kitaplar çocuk tarafından okunurken bazı kitaplar çocukla beraber okunur. Çocuklar dinlemeye de meraklıdır. Sizden bir şey okumanızı isteyen bir çocuk sizi dinlemeyi bırakmış gibi görünse de alında sizi ne kadar takip ediyor olduğunu bazı sorular sorarak görebilirsiniz. Bazen siz okumazsınız teypten bir sesli tiyatro açarsınız. Hikâyenin bütününü anlamak için tiyatroyu dikkatlice dinlemek gerekse de her bir detayı anlamadan da eserdeki atmosferi yaşayabilirsiniz. Bu çocuklar için de böyledir. İnanıyorum ki Bişr-i Hafi'nin hikâyesini anlatan tiyatroyu dinleyerek büyüyen bir çocuğun ahlakıyla pop müzik dinleyen bir çocuğun ahlakı bir olmayacaktır. huzurpinari.com sitesinden eski TGRT Radyo Tiyatroları indirilebilir.
Artık teyp yok ama MP3 oynatan çeşitli cihazlar var. Sesli kitapları, seminerleri vs. dinlemek için taşınabilir radyo almıştım. Şimdi piyasada olduğundan emin değilim. Ama siz bir radyo alacaksanız dikkat etmek isteyebileceğiniz bir özellikten bahsedeceğim. Benim aldığım radyo taklit bir ürün gibi duruyordu ama pazarlama odaklı markalı ürünlerde olmayan birkaç özelliği vardı. Mesela uzun bir MP3 çalarken durdurup cihazı kapattıktan sonra tekrar açıp MP3'e kaldığı saniyeden devam edebiliyorsunuz. Nokia BL-5C batarya kullanıyor ve bataryasız da çalışabiliyor. İşte sadece müzik dinlemek için yapılan MP3 çalarlarda atlanan bu özellik beğenmeyeceğiniz taklit ürünlerde bulunabiliyor.
CW-X Mini Speaker CS-22 |
Şimdi düşünüyorum da belki yukarıdaki bütün bu uzun girişleri kâğıt katlama aktivitelerini tanıtmak için yazmışımdır. Sonunda paylaşmak istediğim birkaç PDF paylaşabileceğim. Bir zamanlar gazeteler, üzerine bazı modellerin açılmış şekli basılan fon kartonları verirlerdi. Bunlar bir kızılderili kabilesinin köyünün modeli veya Orta Çağ Avrupası'nda bir kasaba modeli gibi başka kültürün eseri olan kes katla yapıştır modelleriydi. Kesip katlayıp yapıştırdığınız şey bazen bir kilise bazen önünde ayin yapılan bir put oluyordu. İnternette bir sürü kes katla yapıştır örnekleri bulabilirsiniz. Kağıttan Hazır Maket Ev başlıklı yazım bu konuda yol gösterici olabilir. Aslında en güzeli çocuğa fon kartonuna kendi modelini çizdirmek. Belli bir tecrübe kazandıktan sonra hem çiz hem kes katla yapıştır etkinlikleri yapabilirsiniz.
Hiç tutkal kullanmadan yapılan kâğıt katlama aktiviteleri origami diye geçiyor. Bir çocukla beraber oturup bir şeyler katlamak istediğinizde bilgisayarı açıp nasıl yapıldığına bakmak çok pratik olmasa gerek. Hem zaten bilgisayarı açmışken çocuk niye yaptığınız işe odaklansın ki diye de düşünülebilir. İşte bu gibi nedenlerle bir origami kitabı satın almanız daha iyi olacaktır. Piyasadaki kitapları beğenmediyseniz kendiniz bir kitap derleyebilir ve bunun çıktısını alabilirsiniz.
İnternetteki kaynaklardan bazı origami örneklerini seçip bir kitap derledim. Adına da "The Origami Book" dedim. Kırtasiyeye gidip kapağını renkli geri kalan kısmını ise siyah beyaz olarak A5 kağıdına yani yarım kağıda yazdırdım. Bir de bu sayfaların arkasına birkaç boş sayfa ekletip spirallettirdim. Şu haliyle bir origami kitabından daha ucuza geldi ve daha çok örnek içeriyor. Hem de benim istediğim örnekleri içeriyor. Yani kağıt katlayarak bir Star Wars karakteri yapmak gibi bir popüler kültür öğesi içermiyor. Sözünü ettiğim kitabı şuradan indirebilirsiniz:
The Origami Book |
Buraya kadar çocuklar için kitapları tartışırken hikaye, boyama, kağıt kesme ve katlama gibi değişik kitap türlerine de değinmiş oldum. Bir de kendisi için müstakil bir yazı yazmak isteyip durduğum sesli kitap konusuna da ucundan değinmiş oldum. Artık o yazıya da gerek kalmadı sanırım.